BÜYÜK bir MARKA olmadan önce YÖNETİM ilkelerini öğrenmek gerekir.
“Esnaf Olmayı Bilmek” ve “Liyakat Sahibi Olmak” başarıya giden uzun yolda size büyük bir avantaj sağlayacak ayrıca ruh sağlığınızı da koruyacaktır.
Bir iş ortamında diğer firmalarla rekabet etmek ne demektir, bir firmanın rakiplerine karşı rekabet avantajına sahip olması ne anlama gelir ve bir firma rakiplerine karşı avantaj elde etmek için hangi genel stratejileri uygulayabilir? Haklı rekabet ortamı nedir? Ve en önemlisi prensip kararları yasal yaptırım içermez direkt kişinin kendi terazisinin ve vicdanının sorumluluğundadır.
Artık işletmeniz bir marka sahibi ve sektörde bilinen büyüme trendini yakalamış. Cebinizde ise memnun müşterilerin, katlanarak artmasını beklediğiniz servetinizin ve hep var olacak bir marka olmanın hayali var… Büyümenin yolu sadece çok kazanayım veya çok ürün satayım mantığından geçemez. Sadece tüketici değil eş zamanlı devlete ve rakiplerinize karşı da sorumluluklarınız vardır. Ve unutmayın önce insanlığın temeli olan mutluluk lazım! Hem de hepimiz için… Haksızlık yaptığınızda mutlu olmanız ve mutlu büyümeniz imkânsız olacaktır.
Sektörümüzün en çok kırk yıllık geçmişi olduğu ve başından beri ya aynı markalar ya da aynı insanların varlığı göz önünde tutulduğunda hemen herkesin ki buna uluslararası firmalar da dahil birbirini tanıdığı en azından duyduğu bir ekosistem içinde çalışır. Ülkemizde var olan markaların birbirini düşünmediği ve takip etmediği bir gün dahi yoktur.
TUYAD, dernek çatısında haklı rekabet stratejilerini tartışırken, işletmelerimiz, faaliyetlerini bir ana ürün veya hizmet türü etrafında yapılabilecek en üst seviyede ve ekonomide devamlılığını konuşur ve tüm kanun ve kurallarla uyum içinde olduklarını belirtirler.
İşletmelerimiz düzeyinde strateji ise ürün endüstrisindeki rakiplerine karşı rekabet etmek için faaliyetlerini düzenlemesi sanki ürünün ar-ge çalışması gibidir. Yani iş yapmaktan çok laf üreterek rakibin ürün ve hizmet teknolojisini elde etsem yarışı vardır. Bu yolda her an farklı stratejiler uygulanır bazen ürün kopyalanırken, bazen işletme sistemi veya çalışanların yüksek maaş taahhütü ile rakip firmadan transfer edilir. Tabii bu transferler kesinlikle çok masum değildir, gelen işçinin teknik bilgisi ve halen çalıştığı firmanın arşivleri de çok önemlidir.
Bu tür stratejilerle uğraşan markaların hedeflerine ulaşması mümkün değildir. Marka kendi başına artık hükmünü tamamlamış olandır. Firma sahibi dahi işten elini çekse artık o marka ayakta duracaktır.
İş yerine rakiplerinin işlerini, çalışanlarını planlarını çalmaya ve kopyalamaya çalışanlar çok küçülmeye ve zaman içinde yok olmaya mahkumdur. Çünkü bu yanlış örgütlenme yolları herhangi bir zamanda yine rakip bir firma tarafından kullanılabilir.
Tüm vergi ve yaptırımlardan kaçmak haksız rekabeti ve sektörel kötü etkileşimi de beraberinde getirecektir. Piyasadaki tüm ürün veya hizmetler elbette hep ve en düşük fiyatlarla sunulmaz. Farklılaşma stratejisi maliyet liderliği stratejisinin tam tersidir. Firmalar ürünlerini üretmek için mümkün olduğunca az maliyet ve işletme giderleri harcamaya çalışırken, büyümeye açık firmalar daha yüksek bir fiyat ödemeye istekli müşterileri kaliteli ürün ve hizmet ile sürekli çekebilmek için çalışırlar.
Sadece belli bir zaman diliminde çok ürün satmayı hedefleyen firmaların kalıcı bir marka oluşturması mümkün değildir. Unutulan ne çok markamız var bir düşünün. Rekabet kurallarını en üst seviyede koruyan firmalar kalıcı iz bırakacaktır. İstediğiniz kadar çok ürün satın hiçbir zaman takdir edilmeyecek bir markaya da sahip olabilirsiniz. Marka adı bile ne olduğu belli olmayan üreticileri unutmayın!
Ve rakip firmalarda çalışanların ajanlık yapmasını istemek sonunda da yanınızda çalıştırmak. Bu, hayatınız boyunca yaptığınız en yanlış iş olacaktır. Sizin adınıza ajanlık yapan çalışan yarın sizin bilgilerinizi de farklı bir firmaya satacaktır. Aynı size verdiği hizmet gibi… Yöneticiler, rekabet ortamlarını analiz edip sektörlerindeki rekabeti incelediklerinde, sonsuz çeşitlilikte rakiplerle karşı karşıya kalınan unsurları fark edecektir. Özellikle lider markaların yöneticileri kendilerine sunulan güven ve şirket imkanlarını birleştirdiğinde elde ettikleri veri paha biçilmez değerdedir.
Bu bilgilerin kötü kullanımı düşüncesi bazı çapraz rekabetleri oluşabilse de farklı stratejik noktalardaki firmalar buna aldırış etmeyecektir. Ancak başından beri profesyonelliğin ne olduğunu fark etmeyenler için iştah kabartıcı olacaklardır.
Rekabet nedir ve rekabette stratejinin rolü nedir? Bir firma ne zaman rakiplerine göre rekabet avantajına sahip olur? İş düzeyindeki genel rekabet stratejisi arasındaki farklar nelerdir? Büyümek acil kazanımla mümkün olabilir mi?
Hep şikâyet ettiğimiz, rahatsızlık yaşadığımız rakiplerin uyumsuzluğu acaba bizim sürekli gelişen işimiz esnasında ticaret erbabı olma vasfımızı yitirmemizden olabilir mi?
Evet marka olmak çok önemli ancak yeni nesillere bırakacağımız mirasın tüketici ve sektör tarafından nasıl anıldığı da çok önemlidir. Kararlarınızın bir kez daha düşünülerek verildiği zaman çok daha az hatalı olacağını unutmamanız ve bereketli işlerinizin olması dileğim ve saygılarımla
Hayrettin Özaydın